Erdoğan’ın sözünün şifresini kırdık: Cengiz Çandar’a ‘Hayır’, Leyla Zana’ya ‘Evet’

Posted by

31 Mart yerel seçimlerine ilişkin çalışmaları son hızla devam ederken, gözler özellikle DEM Parti ve AKP arasında 1 Nisan sonrası oluşabilecek yeni bir diyalog sürecine çevrilmişti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır İstasyon Meydanı’ndaki mitingte “çözüm süreci” tartışmalarına noktayı koydu. “Gelin yeni dönemin kapılarını birlikte aralayalım” diyen Erdoğan, DEM Parti’ye yönelik “İpleri başkalarının ellerinde olmayan herkesle oturur konuşuruz ancak kapımız siyasetçilik oynayanlara kapalıdır. Milletvekili, belediye başkan adayı, meclis üyesi listesini terör örgütünün belirlediği parti, parti olamaz. Bunları belirleyecek olan, partiyi var eden tabanıdır, seçmenidir” ifadelerini kullandı.

ÇANDAR’A ‘HAYIR’, ZANAYA ‘EVET’

DEM Parti’nin özellikle batıdaki büyük şehirlerde aday çıkarmasıyla ve bazı ilçelerde ise ‘kent uzlaşısı’ çerçevesinde aday çıkartmamayı tercih etmesiyle dillendirilen yeni bir dönem ihtimaline ilişkin ilk açıklama, 8 yıl sonra geçen ay verdiği ilk röportajda “Erdoğan artık çözüm sürecini dondurucudan çıkarmalı” diyen Leyla Zana’dan geldi.

Zana, bu röportajında 2013’teki “Çözüm Süreci”nde görüşmelerin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve PKK lideri Abdullah Öcalan olmadan yürütülmesini isteyenler olduğunu belirterek “çözüm süreci” ile ilgili, “yeni bir süreç” için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Sayın Cumhurbaşkanı ‘süreci dondurucuya kaldırdım’ diyor. Artık miadı geçmek üzere, bence dondurucudan çıkarıp bu işi esastan ele almak gerekiyor” çağrısı yaptı.

Zana bu açıklamalarında “Bu sorunu Öcalan’sız ve Erdoğan’sız çözmek isteyenler, bu işi kendi aramızda çözeriz diyenler oldu. Dünya kadar risk göğüsleyeceksiniz ve kimileri sizleri bu işin dışında bırakarak yol almak isteyecekler. Kabul eder miydiniz? Zor. Bu kadar net. Bunu ilk defa duyuyorsunuz değil mi? Bunu bazılarının yüzüne vurduğum için bu rahatlıkla söylüyorum. Kişilerin adını vermeyeceğim. AKP’nin içindekiler bana dediler ki, ‘Biliyor musunuz sizinkiler Öcalan’ı dışlamak için bu süreci bozdular.’ Ben de döndüm dedim ki, ‘Ben başka bir şey daha biliyorum. Siz de Erdoğan’sız bu işi götürmek istediğiniz için süreç bozuldu.’ Tek bir cevap alamadım. Karşımdaki sustu.” ifadelerini kullandı.

Zana, DEM Parti’nin Diyarbakır’ın Hani ve Hazro ilçelerindeki seçim çalışmalarında ise “Kürtleri kandırabiliriz diyorlar’ onlara artık yeter diyeceğiz. İnsan iradesine sahip çıkarsa Allah’ta ona sahip çıkar. Kendimize, dilimize, onurumuza sahip çıkalım. Ben Kürtçeyi copların vurulduğu anlarda öğrendim, zorlandığım anlarda öğrendim. Ama Cengiz Çandar arkadaşımız gönüllülük temellinde öğreniyor. En güzeli gönüllü öğrenmektir. Hiçbir zora başvurmadan toplum içindeki bütün problemleri diyalog kurarak, birlikte akıl yürüterek çözmek mümkündür. Yeter ki duyabilsinler, kadim halkın sesine kulak kabartsınlar. Biz kimsenin kölesi de düşmanı da değiliz. ” dedi.

CENGİZ ÇANDAR: ERDOĞAN ŞU SEÇİMİN SONUCUNU BİR GÖRELİM DİYE BEKLİYOR

Öte yandan 17 Mart’ta “Kürt Meselesinin Çözümü” konulu bir konferansta konuşan DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar ise, yeni bir Çözüm sürecinin başlatılmasına yönelik çağrılar için Erdoğan’ın yaklaşımının ne olacağına dair soruya “Erdoğan’ı yorumlayabildiğim, eski yıllardan tanıyabildiğim kadarıyla, sanırım Erdoğan şu seçimin sonucunu bir görelim diye bekliyor” yanıtını verdi.

Seçim sonrasına ilişkin konuşan Çandar, “İktidarın bir numaralı meselesi bu seçimlerden sonra yeni Anayasa yapmak olacak. Yeni anayasa teklifiyle gelecekler, yeni anayasada Kürt hakları, ana dil konusu, bütün bunların olması gerekiyor. O zaman biz DEM Parti ve Kürt hareketinin muhatap alınması da gerekiyor. Şimdi, bütün bunlar bu çözüm sürecinin tekrar canlanması ihtimalini zihinlere getiriyor ve adını saydığınız bütün isimler de o yüzden altını çize çize çağrıda bulunuyor” ifadelerini kullandı.

AKTİF SİYASETTEN ÇEKİLMİŞTİ?

Diyarbakır’dan sonra 25. ve 26. Dönem HDP Ağrı milletvekili olarak seçilen Zana, 1 Kasım 2015 seçimlerinden sonra 17 Kasım 2015’teki yemin töreninde; “Bi hîvîya aşitîyek bi rûmet û mayînde…” Kalıcı ve onurlu bir barış umuduyla) sözüyle başlayıp zorunlu yemin metnini okudu.

Zana’nın bu yenimi, “en yaşlı üye” sıfatıyla genel kurulu yöneten Deniz Baykal tarafından geçersiz sayıldı.

Zana, geçersiz sayılan yeminini tekrar okumazken, HDP’li milletvekillerinin tutuklandığı Kasım 2016’dan hemen sonra devamsızlık gerekçesiyle milletvekilliği düşürüldü.

ERDOĞAN’IN AÇIKLMALARI

Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları:

Sordum katılım ne kadar dedim. Ne dediler? Bugün 70 bin kişi alanda. Bölgede İslam’a kapılarını ilk açan şehir Diyarbakır’la aynı geçmişe mensup olmaktan dolayı iftihar duyuyorum. Geçen mayıs ayı seçimlerinde Diyarbakır’da hem milletvekilliğinde hem cumhurbaşkanlığında arzu ettiğimiz oy oranlarına ulaşamadık ancak seçim sonucunun sizin de içinize sinmediğine inanıyorum. İşte bu alan onu söylüyor. Diyarbakır’da bu kardeşinize yüzde 28.5, CHP adayına yüzde 71.5 oy çıkmışsa durup üzerinde düşünmemiz lazım. Bugün aynı oyunu İstanbul’da, Mersin’de, başka yerlerde yine oynuyorlar. Kent uzlaşısı adı altında kirli ittifak kurdular. Bavul bavul dolarlar, avrolar, bu paralar nereden geliyor, nereye gidiyor. Meclis üyeleri neyle satın alınıyor. Hangi şirketler bunları paylaşıyor. Böyle bir yerde ilkeli ittifaktan söz edilebilir mi?

Tek sermayesi sizlerin oyları olan DEM, Kürt kardeşlerimizin iradesini işporta pazarına çıkarmıştır. Sadece birilerinin ihtirasları uğruna yapılan kirli pazarlıklar var. Reformları beğenmeyip ortalığı ayağa kaldıranlar CHP’li yöneticilerin faşizm kokan açıklamaları karşısında süt dökmüş kedi misali seslerini çıkarmıyorlar. Kendi seçmenlerinin çiğnenen haysiyetini savunacak iki cümle dahi kuramıyorlar. Kürt kardeşlerim böyle bir istiskali, böyle bir aşağılanmayı, hakareti bu şekilde yok sayılmayı asla hak etmiyor.

DİYARBAKIR CEZAEVİ MESAJI

Türkiye geçmişte omurgasızlığın, istismarın, riyakarlığın sembolü zübük siyasetin acılarını çok çekti. Sizi güya ağaların, şıkların, dere beylerin, devletin zulmünden kurtarma vaadiyle demokratik siyaset palavralarıyla oylarınıza ipotek koydular. Şimdi bu ipoteği tahsile koyarak aslında tek parti faşisti CHP’den ve onun hastalıklı uzantılarından bir farkları olmadığını gösterdiler. Lütfen şu soruma bütün Kürt kardeşlerim ellerini vicdanlarına koyarak cevap versin. Diyarbakır huzuru da, özgürlüğü de, yatırımı da, hizmeti de, refahı da AK Parti döneminde görmedi mi? Onlar sizin iradenizle seçtiğiniz belediye başkanlarını dağdan getirdikleri teröristlere mahzenlerde tokatlatılırken biz altyapısı ve üst yapısıyla Diyarbakır’ı bölgesinin yıldızı haline getirmek için uğraşmadık mı? Onlar çukur eylemleriyle bu şehrin sembolü olan Sur’u mahvederken, biz kimsenin burnunu kanatmadan meseleyi bitirmenin ve ardından da bölgeyi yeni baştan inşa etmenin mücadelesini vermedik mi? Onlar Diyarbakır Cezaevi’nin edebiyatını yaparken biz burayı şehrimize yakışır bir müzeye ve kültür merkezine dönüştürmedik mi?

“ONLAR KAN SİYASETİ YAPTI”

Onlar her evden bir cenaze çıkartarak kan siyaseti yaparken, biz evlatlarımızı yaşatmak, eğitimiyle, sağlığıyla, istihdamıyla hayata bağlamak için çırpınmadık mı? Onlar esnafımızı, işçimizi, emeklimizi haraca bağlayıp dağa çıkarmak için çocuklarına el koyarken biz açtığımız üniversitelerle onlara daha iyi bir gelecek hazırlamak için çalışmadık mı? Onlar yolların altına mayın döşeyerek masum insanları öldürmek için tuzak kurarken biz açtığımız yollarla inşa ettiğimiz tesislerle şehirlerimizi kalkındıracak yatırımları hayata geçirmedik mi? Onlar ülke ve millet düşmanı ne kadar marjinal varsa hepsini Diyarbakır’a getirip propaganda peşinde koşarken Diyarbakır Anneleri’nin yavrularını bunlar dağa kaçırırken biz sadece sizlerin kalbinin kazanmanın yollarını aramadık mı? Onlar baskıyla, tehditle, şiddet kullanarak, can alarak, kan dökerek iradenizi haczederken biz hak ve özgürlükleri genişleten sessiz devrimlerle, eşi benzeri görülmemiş reformlarla demokrasiyi güçlendirmedik mi?

“PKK’YI KIPIRDAYAMAZ HALE GETİRDİK”

31 Mart seçimlerinde burada partiler yarışmıyor. Burada yarışan istismar ve pazarlık siyasetidir. Rusya’da yaşanan vahşi terör eylemini gördünüz. Türkiye’yi her gün benzer manzaraların yaşandığı ülke haline getirmek için ellerini ovuşturarak başvuracakları ilk adresin neresi olduğunuz biliyorsunuz değil mi? Kimin kuyruğuna bassak soluğu PKK’nın yanında alıyor. Biz, DEAŞ denen emperyalist kuklasına zaten göz açtırmıyoruz. PKK’yı da sınırlarımız içinde kıpırdayamaz, eylem yapamaz hale getirdik.

AÇILIM KONUSUNDA DEM PARTİ’YE KAPILARI KAPATTI

Kürt kardeşlerimin toparlanıp iradeleri üzerindeki ipotekleri parçalayıp atmalarını bekliyoruz. Siyaset millete hizmet etmek için yapılır. Biz zihni özgür, vicdanı özgür, ahlaklı kamil herkesle oturur konuşuruz. Emperyalistlere kuklalık etmeyen herkesle konuşuruz. Teröre mesafe koyan herkesle oturur konuşuruz. Milletimizin birliğine, vatanımızın bütünlüğüne saygı duyan herkesle oturur konuşuruz. Ülkenin kazanımları ile gururlanacak, sevinçlerine ile övünecek herkesle oturup konuşuruz.

Yaşadığımız ortak acıların ardından bu tehdidi bertaraf ettik. Artık ülkemizi bu yükten güvenlik değil, tüm boyutları ile kurtarma vaktidir. Bunun için ipleri başkalarının ellerinde olmayan herkesle oturur konuşuruz ancak kapımız siyasetçilik oynayanlara kapalıdır. Milletvekili, belediye başkan adayı, meclis üyesi listesini terör örgütünün belirlediği parti, parti olamaz. Bunları belirleyecek olan, partiyi var eden tabanıdır, seçmenidir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir